Vermikültür Solucanekin D

Vermikültür Solucanekin D

Vermikültür Solucanekin D
Solucan gübresi üretimi veya vermikültür, organik atıkları besince zengin humusa dönüştürmek için solucanlar ve mikro-organizmalardan faydalanır. Bu süreç, düşen yapraklar, hayvan gübresi yığınları ve çürümüş kütükler gibi ayrışmaya ve çürümeye başlamış bitki örtüsü içinde doğal olarak var olan bir süreçtir. Solucanlar bir taraftan ayrışmaya başlamış olan organik maddelerle beslenirken, diğer taraftan da kendileri de bizzat ayrışma sürecinde yer alan mikroorganizmalar, bakteriler, mantarlar ve protozoa gibi canlılarla da beslenirler. Organik maddeler solucanların sindirim sisteminden geçer ve gübre olarak dışarı çıkarlar. Elde edilen kompost bu dışkıdan ve diğer organik parçacıklardan oluşur. Bu sürecin yan ürünleri, doğal organik ayrışma sürecinde ortaya çıkan su buharı ve karbondioksittir. Geleneksel kompost elde etme yöntemlerinin aksine solucan kompostu tekniği ile elde edilen organik materyal yüksek ısılara erişmez.

Vermikültür (Solucan Gübresi) tanımı 1950’li yıllarda ortaya çıkıyor. Vermikültürü; kültürel ortamda toprak solucanlarının çoğaltılabilmesi ve bunlarla ilgili bir takım yan faaliyetlerin yürütülmesidir. 1980’lerden sonra vermikültür endüstrisi ortaya çıkmıştır.

Solucanekin (Vermikültür) Sözlüğü
Vermikültürü daha iyi anlamak ve doğru bir şekilde üretim yapabilmek için işe terminolojiyi öğrenmekle başlamak lazım, Solucanekin (Vermikültür) Sözlüğü en çok karşınıza çıkacak olan bazı temel terimleri içermektedir

D

DAC: OECD Kalkınma Yardımı Komitesi.

Dairesel Kaslar (circular muscles): Bknz. Kaslar (Muscles)

Damızlık: Kendilerinden döl almak üzere sürü içinden seçilmiş hayvan.

Dayanıklı Bitki: Patojenin gelişimini ve aktivitesini geciktirme ya da bastırma yeteneğine sahip, belirtilerin ortaya çıkışını engelleyen veya azaltan bitkidir.

Bunu da oku :  Vermikültür Solucanekin H

Dayanıklılık: Bitkinin genetik yapısıyla ilişkili olup bazen bir veya birkaç gen ile yönetilirken, bazen de çok sayıda gen tarafından kontrol edilebilmektedir. Hastalıklara dayanıklı çeşitlerin ekimi veya dikimiyle kimyasal uygulamalar azaltılarak hatta bazı durumlarda tamamen ortadan kaldırılarak avantaj sağlanır.

Dayanıklı Çeşitler: Bitki çeşitleri arasında hastalıklara karşı duyarlılık açısından farklılıklar bulunduğu M.Ö.370-286 yıllarında yaşayan Theophrastus tarafından tespit edilmiştir. Dayanıklı çeşitler; Seleksiyon, Mutasyon, Kombinasyon (melezleme) yöntemleri ile elde edilirler. Bir hastalığa karşı dayanıklı çeşit kullanılarak ve uygun hastalık yönetimi uygulamalarıyla diğer hastalıklarda kontrol edilebilir. Ancak bir hastalığa karşı dayanıklı olan bir çeşit diğer önemli hastalık ve zararlılara karşı hassas olabilir. Örneğin; LMV’ne dayanıklı olan marul çeşidi Rhizomonas suberifaciens mantarlı kök hastalığına karşı oldukça hassas , bu kök hastalığına karşı dayanıklı olan bir marul çeşidi ise külleme Bremia lactucae’ye karşı çok hassas olabilmektedir.

DDT: Dikloro difenol trikloroethan. Çok zehirli ve inatçı bir böcek öldürücü. Kolayca vücut dokusundaki yağlarda çözülür ve gıda zincirinde birikmeye başlar. 1939 yılında keşfedilen DDT, dünyada en yaygın biçimde kullanılan böcek ilacıydı. Balıklar ve kuşlar için çok öldürücü olduğu anlaşıldı. Kuşların yumurtalarının kabuklarını zayıflattığı ve üremelerini sonuçsuz bıraktığı için az kaldı bir çok türün, soyunun tükenmesine yol açacaktı. 1970’li yıllarda ABD ve Avrupa’da yasaklanmış, yavaş yavaş çevredeki DDT değerleri düşmeye başlamıştır.

Demografi: İnsan topluluklarının istatistik karakteriyle ilgilenen sosyoloji ve antropoloji dalıdır. Özellikle toplam nüfus, yoğunluk, doğum ve ölüm oranları, göçler, evlilikler vb. olayları inceleyen bilim dalıdır.

Bunu da oku :  Vermikültür Solucanekin K

Demografik Geçiş: İnsan toplumlarında, yüksek doğum-ölüm oranlarının belli aşamalardan geçerek, düşük doğum-ölüm oranları haline gelmesi sürecidir.

Dehidrogenaz (DHA) Enzim Aktivitesi: Boguslawski ve ark. (1976), toprakta verimlilik faktörlerinden birinin dehidrogenaz (DHA) enzim aktivitesi olduğunu, bunun biyolojik aktivitenin ölçüsü olarak kabul edildiğini bildirmektedir. Aynı şekilde araştırıcı DHA aktivitesi ile toprak verimliliği arasında bir paralellik olduğunu ve DHG aktivitesinin bir toprağın canlılık derecesini veya biyolojik aktivitesini en iyi şekilde ifade ettiğini bildirmektedirler. Toprak verimliliği ile biyolojik aktivite arasında pozitif bir ilişki bulunmaktadır. Genel olarak biyolojik aktivite arttıkça verimlilik de artmaktadır. Çolak (1988), biyolojik aktivitenin ölçütlerinin (toprağın mikroorganizma sayısı, CO2 üretimi, enzim aktivitesi) aynı zamanda toprak verimliliğinin de ölçütleri olarak kabul edildiğini bildirmektedir.

Dengeli Gübreleme: Çiftlik gübreleri, yeşil gübreleme ve organik tarımda kullanılabilen diğer materyaller ile yapılan besin takviyeleri hastalıklardan korunmak için gereklidir. Yeşil gübreleme aynı zamanda gölgeleme yapar ve toprak yüzeyini erozyondan korur. Bu uygulamalarla toprak mikroflorasının yoğunluğu ve populasyonu arttırılarak ürünlere destek sağlanır.

Deuteromycota: Seksüel üreme sekli saptanamamış küflerin topladığı bir gruptur.

Dış Karantina: Ülkeler arasındaki tarımsal ürün alış verişinde, zararlı ve hastalık etmenlerinin yayılmasını önlemek için alınan yasal önlemlerdir.

Dışsallıklar: Başkalarının etkinliklerinin bir sonucu olarak bir toplumsal grubun ödemek zorunda kaldığı sosyal maliyet ya da elde ettiği sosyal fayda.

Direnç: Bir organizmanın abiyotik ve biyotik baskı faktörlerine karşı (su noksanlığı, sıcaklık ekstremleri, hava kirliliği, zararlılar) dayanma yeteneği. ( Resistenz/Resistance )

Doğal Düşman: Bir zararlı ile beslenen zararlıyı tamamıyla ortadan kaldıran veya zararlının gelişmesini olumsuz yönde etkileyen canlı varlıklara denir.

Bunu da oku :  Vermikültür Solucanekin T

Doğal Seleksiyon: Ekosistemde doğa koşullarının organizmalar üzerinde sürdürdüğü sistemdir. Bir ekosistemde insanın etkili olmadığı durumlarda, zaman içinde bazı türler yaşamını sürdürürken bazı türler sürdüremezler. Ortamdaki bu rekabet olayı doğal seleksiyon sonucudur.

Dominant Türler: Aynı alanda yalnız olarak veya aynı derecede önemli diğer bitki türleriyle sayıları, kapladıkları alan ve büyüklükleri bakımından vejetasyonun önemli bölümünü oluşturan ve diğer türler üzerinde önemli etkileri bulunan bitki türleridir. Bu dominant türler beraber bulundukları diğer bitki türlerinin çevreden yararlanmalarını kısıtlayarak, çoğalmalarını ve bitki topluluğunda önemli yer almalarını önlerler.

Dormansi: 1) Çimlenmenin durması. 2) Herhangi bir organ ya da organizma da metabolik faaliyetlerin belirli bir dereceye kadar ve belirli bir süre azalması olayıdır. Özellikle tohumların dormansisi önemlidir.

Döllenme: Bitkilerde dişicik tepesine gelen çiçek tozunun oluşturduğu, çim borusunun içerisinde bulunan iki generatif çekirdekten birisinin yumurta hücresiyle, diğerinin diploid polar çekirdek hücresiyle birleşmesi olayıdır.

Dönme: Tahıllarda normal koşullarda camsı veya unsu tane oluşturan endospermin yapısal değişim göstermesine verilen isimdir. Bunlara ekim zamanı, tür çeşitliliği, gübreleme, iklim koşulları en güzel örneklerdir.

Dönüşüm Oranı (Conversion Ration): Canlının almış olduğu besini canlı ağırlığına dönüştürmesi oranıdır. (Bknz: Yem Dönüşüm Oranı)

Click to rate this post!
[Total: 2 Average: 5]
(Visited 12 times, 1 visits today)

Related posts

Leave a Comment